Leonard Jacob Black Supernatural Cafe Sahibi
Mesaj Sayısı : 16 Kayıt tarihi : 14/09/09 Yaş : 32 Tanınmışlık : 0 Nerden : Cehnnemden...xD=) Rp Partneri : Yonqqq...xD Meslek : Dükkan Sahibi..Herkesi Dükkanıma Beklerim....xD
| Konu: Leonard Jacob... Ptsi Eyl. 14, 2009 8:13 am | |
| Rp Out:Başka Bi sitedendir ...
Gülümseyerek baktı elinde bulunan fotoğrafa. Sararmış, solmuş, eski hatıralarına baktı. İki kişi vardı fotoğrafta, birisi diğerinin beline dolanmış, yan gözlerle fotoğrafta olmayan birisine bakıyordu. Sinsice bir gülümsemeyle üstelik. Her halinden birisini kıskandırmak istediği anlaşılan sinsice bir gülümseme. Yanında ki masum yüzlü ise sadece bakıp gülümsüyordu, saf bir gülümsemeyle. Leo bu fotoğrafa bakarken daha önce fark etmediği bir duyguyu fark etti. İkisinide çok özlemişti.Onlar onun en yakın arkadaşlarıydı, onlarsız çok zor oluyordu. İnsan eğer birilerini seviyorsa onsuz, onlarsız her şey çok boş geliyordu, onun bulunmadığı, engelli olduğu her ortam. Ne yaparsa yapsın, kafasını neyle meşgul etmeye çalışırsa çalışsın, hep onlar geliyor aklına. "Bu bir kaide mi acaba" diyerek mırıldandı.Bu düşünce denizinin ortasında bulunurken.
Elindeki fotoğrafı masasına koyduğunda fark etmeden ağladığını anladı. Gözleri dolmuştu. Yere doğru baktığında gözleri bulanıık görmeye başladığında bunu fark etmişti. Gözlerini sildi ve en sevdiği şarkıyı mırıldanarak üstünü giyinmeye başladı.
"I hope life treats you kind And I hope you have all you dreamed of And I wish to you joy and happiness But above all this, I wish to you love And I will always love you Will always love you I will always love Will always love you... Will always love you.."
Seviyordu bu şarkıyı, eski bir şarkıydı ama o bu şarkıyı ne kadar eskirse eskisin, eskisinden daha çok sevmeye devam ediyordu. Şarkıyı mırıldanırken saatinin çaldığını fark etti. Bugün bir farklılık yapıp normalden erken kalktığını unutmuştu, tabi bundan dolayı saatin alarmını kapatmayıda beraberinde unutmuştu. Saatin alarmını kapatırken camda bulunan yansımasını fark etti.İyi gözüküyordu, iyi, asil ve kendini beğenmiş. Kendin beğenmiş olduğu kesin değildi. Bunu ona yarım saat önce resimde sinsice bakan arkadaşı söylemişti, yıllar önce. Tüm iyi özelliklerinin yanında biraz kendini beğenmişliğin hiç bir zararının olmadığını düşünüyordu. Kafasını yavaşça yana eğdi. Vay canına, bugün gerçekten çok iyi gözüküyordu. Her zaman bu kadar güzel gözükmezdi. "Bu günü diğer günlerden farklı kılan ne olacak acaba? "dedi, kendinin bile zar zor duyduğu bir ses tonuyla. Eğlenceli bir gün geçirmek hiç fena olmazdı. Bu siyah gömleği ilk giyişiydi, kararlıydı ama bu son giyişi olmayacaktı. Çünkü çok iyi gözüküyordu bu elbise içinde. Birden bu camın önünde ne kadar fazla durduğunu fark etti. Pek suskun biri sayılmazdı. Bu seferde o özelliğini kullanmaya kararlıydı.Camdan ona biri bakıyordu, "Ne bakıyorsun Jacob!"diyerek azarladı. Bu azarlama işinin yanısıra perdeyi hızla kapatmakta eşlik etmişti. Kaşları gözünün üzerinde düz bir çizgi halini almıştı. Derin bir nefes alarak iki dakika önceki neşeli haline döndü. Son bir kez daha elbisesine bakarak odasından çıktı. Hep aynı şey Leo'nun başına gelmek zorunda mıydı. İşte yine ve yine aynı şey olmuştu, kapının koluna daha önce cipsli elleriyle dokunduğu için yağlanmıştı. "Offfffffffff neden ben, neden ben, nedeeeen yine ben, hep ben."demişti, sonda bulunan 'n' harfini bastırarak söyleyerek. Sinirlenmişti, geçekten çok sinirlenmişti. Leo'nun sakin biri olmadığı kesindi. Lavaboya doğru yürümeye başladı. Bir yandan ellerine bakıp söylenmeye devam ediyordu. Sanki o değilde, bir başka biri kapının kolunu o denli pisletmişti. Lavabonun kapısını dirseğiyle açarak içeri girdi. Kimse yoktu, tuvalette tekti. Bir musluğun yanına giderek musluğu açtı. "Bak,işte bir aksilik daha!" musluğun bozuk olduğunu anlamak için Leo'nun çığlığını dumak yeterdi. Musluğu açmasıyla suların etrafa fışkırması bir olmustu. "Hayır ya hayır, lütfen, nolur, üstüm ıslanmış olmasın lütfen lütfen lütfen lütfennn" diyordu gözlerini sımsıkı yummuş, dişlerini sıkmış bir şekilde. Gözlerini yavaşça açtı. Aynen düşündüğü gibi, üstü ıslanmakla kalmamış üstelik cama yansıyan o karizmatik yüzü de yerini somurtkan bir ifadeye bırakmıştı. Daha dışarı çıkamadan sinirlenmişti. Kimle karşısına çıkarsa çıksın ki umarım bugün içinde Leo kimse karşılaşmaz, çünkü Leo'nun hışmına kimsenin maruz kalmak istemezdi.Leo büyük bir sinirle yine odasına çıktı. ilk olarak o çok sevdiği kapı kolunu sildi. O ıslak hatta hala suları üstünden damlayan gömleği bir köşeye fırlatarak yeni bir beyaz gömlek giydi. O kadar sinirliydi ki ayna karşısına geçip kendine bakmak bile istemiyordu. Sadece burayı bir an önce terk etmek istiyordu. Neresi olursa olsun yeterki burda bir an önce ayrılsın. Birilerine çatmak o kadar çok istiyordu ki şu an. Bu isteği anlamsız derecede ileri şekildeydi. Dışarıya doğru yürürken "İyi ki bugün Bakanlıkta işim yok.. "dedi içinden. Köşeyi döner dönmez gözüne giren güneş ışığı Leo'nun biraz olsun rahatmıştı. Derin bir nefes alarak temiz havayı içine çekti. "İşte hayat bu" diyerek bir süre orda öylece durdu. Hiçbir şey yapmadı, konuşmadı, kıpırdamadı, nefes almadı sadece durdu, öylece durdu. Sonra parmak uçlarında yükselerek, gerildi. Başıyla yuvarlak bir daire çizdi. Gözlerini açtı ve tuttuğu nefesi verdi... Kendini Any Special'de buldu ve oranın sahibi Daphné.. Zaten bugün onun dışında kimse onu bu denli mutlu edemezdi. Onun varlığı bile onu mutlu edip gülümsemesine yetiyordu. Sadece bu da değil, onunla konuşmak, ona bir şeyler anlatıyor olmak, onunla vakit geçirmek... "Tanrım, o kadar aşığım ki" dedi onun uzaktaki suratına bakarak.Ama onunkisi plotonik bir aşıklıktı.Ona doğru yaklaştıkça heycanlanıyordu sanki. Anlamsız bir mutluluk tadıyordu bendeninde. Onu orda görmesiyle meydana gelen titreme ona yaklaştıkça daha da artıyordu. Sadece bakışlarıydı onu ilk etkileyen. Nasıl tanıştıklarını tanıştıkları günü hatırlıyordu da, sadece bakışları kalmıştı o günden geriye aklında. O bakışları nerde görse hatırlardı. İnsanı kendinden geçiren, başka bambaşka bir dünyaya girmesini sağlıyan bakışlar. "Neden diğer elbiseyle görmedi ki beni"diyerek söylendi. Ona gittikçe yaklaşıyordu."Tanrım ne bitmez bir yol" dedi. "Aşk böyle bir şey demek ki" dedi içinden. Dudaklarını kemirmeye başlamıştı fark etmeden. İşte son beş adım diye düşündü. Beş adım sonra onun tam önünde olacağım. İçinden saymaya başladı " Bir... İki... Üç...Dört... Dört buçuk... Beşşşşşşş"işte o. "Tam karşısında durmuş ona bakıyorum. Onun o sonsuz gözleri içnde adeta eriyorum"dedi içten içe. Yine her zaman ki gibi muhteşem gözüküyordu -ki onun kötü gözükmesine imkan varmış gibi. Dan'ın gözünde o asla kötü gözükemezdi. kimse ona Leo'nun baktığı çerçevede bakamazdı buna imkan yoktu. O kadar güzel duygular uyandırıyordu ki Leo içinde. Daphne, Leo'nun hayal dünyasında putlaştırılmıştı adeta . Onu saatlerce düşüne bilir, onun karşısında bu şekilde günlerce durabilirdi. Bu dıştan sessizlik gibi gözüken ama içten içe haykıran düşüncelerin esiri olan Leo, çok uzun süre sessiz, konuşmadan öylece durduğunu fark etti. Tek kelime bile etmek istemiyordu zaten sadece bakmak bile ona yetmişti.
''Merhaba,nasılsın?''
O kadar seviyordu ki Leo onu. "Neden karşılıksız?'' dedi içinden..Bir an bu duygulardan çıktı ve kendine geldi.Cam kenarındaki masaya oturdu. | |
|
Edward River Phoenix Bass Gitarist
Mesaj Sayısı : 16 Kayıt tarihi : 23/08/09 Yaş : 29 Tanınmışlık : 0 Nerden : mersin Rp Partneri : yok Meslek : admin
| Konu: Geri: Leonard Jacob... Ptsi Eyl. 14, 2009 8:18 am | |
| | |
|